6 Kasım 2013 Çarşamba

Üniversitede Sevgili-5



   Gençsiniz arkadaşlar ve doğal olarak da kanınız kaynıyor. Harıl harıl sevgilinizle yalnız kalacak bir yer arıyorsunuz. Tabii bu arayış içine giren genelde erkekler olur.Öncelikle sinemaya falan gidecek, gişeden sırada ki filme iki bilet isteyeceksiniz. Oturacağınız yer, filmin ne olduğundan daha önemli olacak ama bir süre sonra bu sinema köşeleri de size yetmeyecek. Eğer öğrenci evinde kalıyorsanız, rahatsınız tabii. Evde kalmıyorsanız o zaman eve çıkmış bütün arkadaşlarınızı sırayla rahatsız etmeye başlayacaksınız. Belki bir, iki saat evi boşaltabileceksiniz. Sevgiliyle yalnız kalmak güzel ama tehlikelidir.

   Bizim toplumumuz adetlerine, gelenek ve göreneklerine bağlıdır. Fakat üniversite de çok farklı bir yerdir arkadaşlar. Son zamanlar da  ülkemizde cinsellikle ilgili tabular yıkılmaya ve bu konu daha rahat bir şekilde konuşulmaya başlandığı ve konumuzun da üniversite hayatı olduğu gözönüne alınınca, bu konuya girmemiz kaçınılmaz oluyor. Arkadaşlar, özellikle de erkekler; bu konu hakkında neler düşündüğünüzü, neler hayal ettiğinizi bende bir erkek olarak biliyor ve anlıyorum. Fakat her iki tarafa da söylemek isterim ki, her şeyin bir yeri ve zamanı var. Hemen en baştan her şeyi tüketmeye başlarsanız, sonrasında yaşayacağınız yeni bir şey kalmaz. Evet tüketim toplumu olduk, somut şeyleri olduğu kadar soyut şeyleri de çok çabuk tüketmeye başladık. Duygularımızı, hayallerimizi hemen yaşamak ya da gerçekleştirmek istiyoruz. Bu acelecilik daha sonra size pahalıya patlayabilir arkadaşlar. Eskiden gençler 17-18 yaşlarında evlenirmiş, hala daha anadoluda durum böyledir. Çok erken yaşta evlenildiği için, cinsel tatmini gerçekleştirebilmek konusunda bir sıkıntı çıkmıyor. Günümüzde ise üniversite, iş, erkekler için askerlik derken en erken 25- 26'yı buluyor evlenmek. Bu yüzden gençler o hazza ulaşmak için bu kadar sene beklemek istemiyorlar, fakat bizim toplumumuzda bu kadar açık görüşlü değil. O yüzden her şeyi bu kadar çabuk tüketmeyin arkadaşlar biraz sabır. Yok dayanamıyorum, o kadar sene bekleyemem diyorsanız bunun da yolları var ama bende şimdi burada oturup size bunları anlatacak değilim, çok merak ediyorsanız elinizin altında internet var açın, bakın.


   İlişkiye başladınız, cicim aylarını geçirdiniz, tartıştınız, kavga ettiniz, ayrılıp yeniden barıştınız. Bunların hepsi doğal ve normal süreçtir fakat her doğal süreçte bir gün biter. Tabii kesin biter denemez, üniversite de tanışıp, evlenen çok sayıda çift var ama ayrılığa da kendinizi hazırlamanız lazım arada. Çünkü yarın ne olacağı hiç belli olmaz arkadaşlar. Saçma sapan bir tartışma sonrasında, ne olduğunu bile anlamadan bir bakmışsınız, yine yalnızsınız. Ayrılık gerçekten zordur arkadaşlar, hele birde gerçekten seviyorsanız, aşıksanız var ya acısından durulmaz. Hani bu güne kadar diş ağrısı çektiniz, kolunuzu, ayağınızı kırdınız falan. O ayrılık acısı, kalp ağrısı yanında çerez kalır bunlar. Bu kadar şarkı, şiir, hikaye ne diye yazılıyor sanıyorsunuz. İnsan bu şarkıları dinleyince sevmekten korkar be. Fakat hem seveceksiniz hem de bu acıyı çekeceksiniz, insansınız çünkü. Ayrıldığınız o ilk an ne olduğunu anlamayacaksınız çok fazla, sonra düşündükçe acınız derinleşecek. ''O bir daha olmayacak mı hayatımda?'' sorusu aklınızdan çıkmayacak, sürekli onu düşüneceksiniz. Ne yediğiniz yemekten, ne içtiğiniz sudan bir şey anlayacaksınız. Birkaç gün, hatta birkaç hafta ortalıkta mal gibi dolaşacaksınız. İnşallah bu durum sınav döneminize denk gelmez. En acısı da alışkanlığınız olacak, çünkü sevgili insan da bağımlılık yapar arkadaşlar. Bu bağımlılıktan kurtulmak en zoru işte. Öyle ya da böyle geçecek ama ne kadar süreceği konusunda gerçekten çok farklı tahminler var. Bu biraz da size ve çevrenize bağlı ama minimum 3 ayı geçer gerçekten aşıksanız. Bu süre zarfında onu görmeye devam edecekseniz, süreç daha da zorlaşır. Bu acı da insanın yaşamadan büyüyemeyeceği o derin acılardan biridir, beterdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder