
Bizim toplumumuz adetlerine, gelenek ve
göreneklerine bağlıdır. Fakat üniversite de çok farklı bir yerdir arkadaşlar.
Son zamanlar da ülkemizde cinsellikle
ilgili tabular yıkılmaya ve bu konu daha rahat bir şekilde konuşulmaya başlandığı
ve konumuzun da üniversite hayatı olduğu gözönüne alınınca, bu konuya girmemiz
kaçınılmaz oluyor. Arkadaşlar, özellikle de erkekler; bu konu hakkında neler
düşündüğünüzü, neler hayal ettiğinizi bende bir erkek olarak biliyor ve
anlıyorum. Fakat her iki tarafa da söylemek isterim ki, her şeyin bir yeri ve
zamanı var. Hemen en baştan her şeyi tüketmeye başlarsanız, sonrasında
yaşayacağınız yeni bir şey kalmaz. Evet tüketim toplumu olduk, somut şeyleri
olduğu kadar soyut şeyleri de çok çabuk tüketmeye başladık. Duygularımızı,
hayallerimizi hemen yaşamak ya da gerçekleştirmek istiyoruz. Bu acelecilik daha
sonra size pahalıya patlayabilir arkadaşlar. Eskiden gençler 17-18 yaşlarında
evlenirmiş, hala daha anadoluda durum böyledir. Çok erken yaşta evlenildiği
için, cinsel tatmini gerçekleştirebilmek konusunda bir sıkıntı çıkmıyor.
Günümüzde ise üniversite, iş, erkekler için askerlik derken en erken 25- 26'yı
buluyor evlenmek. Bu yüzden gençler o hazza ulaşmak için bu kadar sene beklemek
istemiyorlar, fakat bizim toplumumuzda bu kadar açık görüşlü değil. O yüzden
her şeyi bu kadar çabuk tüketmeyin arkadaşlar biraz sabır. Yok dayanamıyorum, o
kadar sene bekleyemem diyorsanız bunun da yolları var ama bende şimdi burada
oturup size bunları anlatacak değilim, çok merak ediyorsanız elinizin altında internet
var açın, bakın.
İlişkiye başladınız, cicim aylarını
geçirdiniz, tartıştınız, kavga ettiniz, ayrılıp yeniden barıştınız. Bunların
hepsi doğal ve normal süreçtir fakat her doğal süreçte bir gün biter. Tabii
kesin biter denemez, üniversite de tanışıp, evlenen çok sayıda çift var ama
ayrılığa da kendinizi hazırlamanız lazım arada. Çünkü yarın ne olacağı hiç
belli olmaz arkadaşlar. Saçma sapan bir tartışma sonrasında, ne olduğunu bile
anlamadan bir bakmışsınız, yine yalnızsınız. Ayrılık gerçekten zordur
arkadaşlar, hele birde gerçekten seviyorsanız, aşıksanız var ya acısından
durulmaz. Hani bu güne kadar diş ağrısı çektiniz, kolunuzu, ayağınızı kırdınız
falan. O ayrılık acısı, kalp ağrısı yanında çerez kalır bunlar. Bu kadar şarkı,
şiir, hikaye ne diye yazılıyor sanıyorsunuz. İnsan bu şarkıları dinleyince
sevmekten korkar be. Fakat hem seveceksiniz hem de bu acıyı çekeceksiniz,
insansınız çünkü. Ayrıldığınız o ilk an ne olduğunu anlamayacaksınız çok fazla,
sonra düşündükçe acınız derinleşecek. ''O bir daha olmayacak mı hayatımda?''
sorusu aklınızdan çıkmayacak, sürekli onu düşüneceksiniz. Ne yediğiniz
yemekten, ne içtiğiniz sudan bir şey anlayacaksınız. Birkaç gün, hatta birkaç
hafta ortalıkta mal gibi dolaşacaksınız. İnşallah bu durum sınav döneminize denk
gelmez. En acısı da alışkanlığınız olacak, çünkü sevgili insan da bağımlılık
yapar arkadaşlar. Bu bağımlılıktan kurtulmak en zoru işte. Öyle ya da böyle
geçecek ama ne kadar süreceği konusunda gerçekten çok farklı tahminler var. Bu
biraz da size ve çevrenize bağlı ama minimum 3 ayı geçer gerçekten aşıksanız.
Bu süre zarfında onu görmeye devam edecekseniz, süreç daha da zorlaşır. Bu acı
da insanın yaşamadan büyüyemeyeceği o derin acılardan biridir, beterdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder