Önce tavlayla başlayalım. Tavla da kız erkek
ayrımı yoktur, herkesin ucundan da olsa tavlayı bilmesi elzemdir. Çünkü tavla
ilk adımdır, ilk konuşmadır, karşındakini test edeceğin ilk yerlerden biridir.
İyi bir tavla oyuncusu, karşısındakinin tavla oynayışından bile nasıl bir insan
olduğunu az çok anlayabilir. Tabii karşısındaki de tavla oynamayı profesyonel
anlamda biliyorsa. Pek inandırıcı gelmedi heralde, şöyle anlatayım o zaman.
Tavlayı oynadığınız kişinin risk almayı seven biri mi yoksa garantici mi, hızlı
düşünüp çabuk karar veren mi yoksa her hamlesini sonuna kadar hesaplayan biri
mi olduğunu oynayışından anlayabilirsiniz. Neyse bunlar tavlada profesyonel
oyuncular için geçerli olan incelikler, size daha var sanırım. Fakat tavla
vakit öldürmeye bire birdir, hele hele diğer oyunlar gibi 4 kişi olmak zorunda
olmadığın bir oyun olması tavlayı daha kullanışlı kılar.
Şimdi gelelim taş ve kağıt oyunlarına. Taş
oyunlarıyla başlayalım, bu taş oyunlarından kastım okey, 101 gibi oyunlardır.
Hemen hemen hepiniz okeyi ya oynamış ya da oynanırken şahit olmuşsunuzdur. Okey
bir başlangıç oyunudur, çok basit olduğundan üniversite öğrencisine pek hitap
etmez. O yüzden okeyi öğrenip hemen level atlamanız gerekebilir. İşte bu level
101'dir. Bu oyun okeyden çok daha karmaşık ve zevkli bir oyundur. Temeli okeye
benzer ve okeyi bilen herkes bu oyunu da çok rahat öğrenebilir. Bunun yanında
çok daha farklı taş oyunları mevcuttur fakat onların yeri genellikle
kahvelerdir. O yüzden burada anlatmaya pek gerek yok.
Kağıt oyunları çok daha kapsamlıdır. Burada
kağıttan kastım iskambildir, 52'de denebilir. Piştiyle başlar, pokere kadar
gider. Arada çok çeşitli oyunlar mevcuttur. Pişti, pis yedili, papaz kaçtı gibi
oyunlar kolay ve erkekler arasında çok tercih edilmeyen, genellikle erkekli
kızlı ortamlar da oynanan oyunlardır. Burada kızlar neden hep kolay oyunlar
oynuyorlar da zor oyunları oynayamıyorlarmış, diye saçma sapan feministlik
yapacak olanlar için belirteyim. Bu iskambil oyunları genellikle kahve oyunları
olduğundan, kızlarında bu oyunlara çok fazla bir ilgisinin bulunmayacağını
düşündüğümden ve genellikle de benim düşündüğüm gibi olduğu için bu tür basit
oyunları bu tarz ortamlara yakıştırdım. Yoksa benim çatır çatır batak oynadığım
ve kaybettiğim kızlarda olmuştur yani. Hazır batak demişken anlatalım,
öğrencilerin ve öğrenci evlerinin vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır. Batak
oynamayı profesyonelce öğrenmek çokça zamanınızı alır. Sadece kuralları
öğrenerek, tamam ya çözdüm zannedersiniz. Masaya oturunca neye uğradığınızı
şaşırırsınız. Zor, meşakkatli ama tam olarak öğrenildiğinde nadir birkaç oyuna
değişilecek bir oyundur. Öyle güzel vakit öldürür ki, tam bir boş adam işidir.
Birde bunun bir üst versiyonu vardır, king. İçinde batağı da barındırır ama
batağa nazaran biraz daha şans oyunudur. Hemen şunu belirteyim, evet bunlar
birer şans oyunlarıdır ama tamamen şansla kazanılmaz. Bazen bu oyunları öyle
bilenlerle karşılaşırsınız ki, kesin batar bu elle dediğiniz adam neredeyse
çizecek duruma getirir eli. O yüzden sadece şans değildir bu işler. Kingden
sonra iş biraz daha kumara dayanır. Blackjack, poker işin içine girer, aman bu
işlere bulaşmayın, çünkü içinden çıkılmaz bir halde bulabilirsiniz kendinizi.
Hazır konu kumardan açılmışken iddaa konusuna da girmek istiyorum hafiften.
Öğrenciyken illa ki paraya ihtiyacınız olacak arkadaşlar. Yani para lazım
olmasa da isteyeceksiniz, kim istemez ki parayı. Bu sebepten ötürü sakın
kendinizi kumar batağının içine düşürmeyin. Oynayacaksanız da zevkine oynayın
arkadaşlar. Sakın bir ihtiyacınızı gidermek için ve ya zor da kaldığınız da,
acil paraya ihtiyacınız olduğunda iddaa oynamayın, kumara bulaşmayın. Elinizde
ki paradan da olmayın.
Tabii bunların yanında tabu, monopoly ya da
çeşitli genel kültür oyunları gibi oyunlar da mevcuttur. Daha masumane
oyunlardır, kızlı erkekli ortamlar için tavsiye edilir. Sade erkekler için ise
tavsiye etmesek de oynayacağınız konsol oyunları mevcuttur. Bu tarz oyunlarla
zaten lisede tanışmış olacağınızı varsayarak üzerinde çok fazla durmayacağım.
Bu oyunların ne olduğunu az çok anlattık.
Birçoğuyla da üniversite yıllarınızda tanışacaksınız fakat benim belirtmek
istediğim başka bir husus var. Sevgili arkadaşlar, bu yıllar sizin bir daha
arayıp da bulamayacağınız yıllar. Bana inanın bir daha hayatınızın hiçbir
evresinde bu kadar boş zamanınız olmayacak. İşte bu yüzden sizden ricam, bir
hobi edinmenizdir arkadaşlar. Bir müzik aleti çalmak olabilir, özel bir sporla
uğraşmak olabilir ama öyle futbolla falan değil, futbolla zaten istemesek de
uğraşıyoruz. Ne ile uğraşacağınızın pek önemi yok yeter ki size faydalı olacak
bir şey olsun. Özel olarak bir şeyle ilgilenin ve o şeyi de iyi yapmaya
çalışın. Hatta arkadaşlar hayatınız boyunca ne iş yapıyorsanız onu en iyi
şekilde yapmaya çalışın. Çünkü günümüzde herkes her işi az çok yapıyor, siz
farkınızı ortaya koyun ve adınızdan bahsettirin. Bu hobi meselesini benim için
bir kez düşünün ama lütfen sırf sizi düşündüğüm için söylüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder