4 Kasım 2013 Pazartesi

Öğrenci Evi-6


   Öğrencilerin yaptıkları yemekler bunlarla sınırlı değildir tabii. Öğrenildiği takdirde bir annenin yaptığı bütün yemekler öğrenci evinde de yapılabilir ama bunun için hem azimli olmanız gerekir, hem de evinizde her türlü malzemeniz olmalıdır. Size bir anımı anlatayım. Fakültenin birinci sınıfındayım ve bir arkadaşımla apar topar eve çıktım. Özel yurtta tanışmıştık ve o yurttan, özellikle de yurt hayatından kurtulmak isteyen iki kişi olarak hemen eve çıktık. Adı Ceyhun'du ve yaşça da benden epey büyüktü. Hani şeytana pabucunu ters giydirir derler ya öyle bir adamdı ve okuduğu bölüm gastronomi ve mutfak sanatlarıydı, yani aşçıydı adam. Hem de bir numara aşçıydı, yani mektepli değil alaylıydı, mektebe de sadece diploma almak için gelmişti, istese oradaki hocalara ders verebilecek kapasitedeydi anlayacağınız. Yani eve çıkmak isteyen bir kişinin hayalini kurup da bulamayacağı cinsden bir adamdı, adamdı yani. Neyse Ceyhun'u anlatmak için ayrı bir kitap yazmak gerekir ben anıma döneyim. Biz iki kişi eve çıkmıştık ve babalarımızda öyle çok zengin değildi, evimize buzdolabı biz eve çıktıktan 5 ay sonra gelmişti ve o da benim doğumgünümde alınan bir hediyeydi, öyle anlatayım derdimizi. Ay sonunu zor getiren ama mutlu iki öğrenciydik. Bir gün yine ayın son günü ne cepte para ne evde erzak kalmıştı. Tabii biz bütün bunları bildiğimiz için yataktan hiç kalkmadık, sabah oldu yattık, öğle oldu yattık, e artık akşam üstü olunca daha fazla dayanamadık ve kalktık, zaten açlıktanda da uyunmuyor bi' saatten sonra. Neyse akşam oldu, ikimizde durumun farkında olduğumuz için hiç yemek konusunu açmıyoruz ve gerçekten cebimizde beş kuruş yok. Yani bunu deyim manasında söylemiyorum cidden beş kuruş bile yok. Saatler geçmeye başlıyor, ertesi gün para gelecek ama o günün akşamı açlıktan ölmezsek tabii. Benim artık dayanacak takatim kalmadı, kanepeye uzandım, karnımada yastık bağladım yatıyorum. Ceyhun kalktı, mutfağa gitti. Gitti ama biliyorum mutfakta hiçbir şey yok çünkü gün içerisinde ben elli kere gittim o mutfağa. Neyse bir dakika oldu, iki dakika oldu, üç dakika oldu Ceyhun yok ve en garibi içerden ocak sesi geliyor, ocak yanıyor yani ama ne pişiyor hiçbir fikrim yok, ve kalkıp bakacak da gücüm yok. Heralde beni kandırmak için içerde taş pişiriyor diye düşünürken içeri bir girdi elinde iki tabak, bir baktım un helvası. Bakın ben gittiğim her yörenin yemeğini tadan, her ne kadar kilolu biri olmasam da yemek yemeyi seven biriyim ve o güne kadar kim bilir kaç farklı lezzet tatmışımdır. Ama o gün, hani Yılmaz Erdoğan Ankara şiirinde der ya;
''Hiçbir lahmacunda o okul yolunda ki 3. sınıf lokantadakinin tadını vermeyecek bir daha,
Çok daha iyilerini yedim sonra, bizzat Urfa'da hatta,
Ama hiçbirinde o kadar aç oturmadım sofraya''
Sanki benim için yazmış bu dizeleri. İşte o gün yediğim o helva ömrümde yediğim en güzel şeydi ve ben bu yüzden ne Ceyhun'u ne de o helvanın tadını ömrüm boyunca unutmayacağım. İşte arkadaşlar gün gelecek sizde aç kalacaksınız ama meseleye geniş açıdan bakabilirseniz, bu durumları en hafif şekilde atlatabilirsiniz. Bir un helvası için gerekli şeyler yağ, un, şeker ama bunlar her gün evimizde gözümüzün önünde dururken kimin aklına gelir un helvası yapmak.

   Şimdi parasızlıktan un helvası yaparken para gelince azıtma kısmına geçelim. Birçoğunuzun öğrenci evine çıkma nedenlerinden biri içki değil mi? Nasılsa rahatsınız, karışanınız edeniniz yok ve bu rahatlık sizi farklı ve daha önce yasak şeyler yapmaya itecek. Arkadaşlarınızla haberleşecek akşam mezeleri hazırlayacak ve kafaları çekmeye başlayacaksınız. Burada önemli olan diğer ev arkadaşınızın bu olaya yaklaşımı, eğer o evde içki içilmesine karşıysa ertesi gün sağlam bir tartışma konusu çıkar demektir. O yüzden bu konuları eve çıkmadan önce konuşun arkadaşlar, kafaların uyuşması önemli. Ben şimdi size için ve içmeyin desem de bir faydası olmayacak çünkü siz istediğinizi yapacaksınız, ne istediğinizi bilen biri olarak da size birkaç tavsiye vereyim. Özendirmek gibi olmasın ama bu illet mezesiz gitmez, mezeniz sağlam olsun. Çok fazla ses çıkarmayın, durduk yere komşularınızın eline koz vermeyin, eğer bir binada komşuluk ölmediyse dedikodunun kralı döner, sabaha tüm binaya reklam olursunuz benden uyarması. Müzik de önemlidir es geçmeyelim. En önemlisi de bu illet içmesini bilenle içilir, ilk içişinizde sapıtan biriyle bir daha aynı masada bulunmayın. Bunlar masayla ilgili uyarılarımdı. Genel olarak şunu belirtmek isterim, sadece belli zamanlar da ve ya keyif durumunuz dip ya da tavan yaptığı sıralarda masayı kurun. Durduk yere sakın alkolik olmayın arkadaşlar, önünü alamazsanız hayatınızı karartırsınız. Her şey tadında güzel.


   Bir de eve çıkınca ve sevgiliniz olunca farkedeceğiniz bir durumdan bahsedeyim size. Erkeklerin kendi arasında ''Eve kız atma'' olarak değerlendirdikleri mesele. Bu tip durumlarda erkekler genellikle kız arkadaşlarıyla yalnız kalabilmek adına diğer ev arkadaşlarının evi boşaltmasını isterler. Diğer ev arkadaşları da aynı durumu kendilerinin de yaşayabileceklerini düşünerek buna pek fazla ses çıkarmazlar, ama bir şeyler koparmadan da bunu kabul etmezler. Bulaşık yıkamak, yemek hazırlamak gibi şeyler genellikle evi boşaltmanın diyeti olarak kabul edilir. Birde bu duruma kızların gözünden bakalım, kızlar genellikle, nadir durumlar haricinde,  sevgilileri gelecek diye diğer ev arkadaşlarını evden göndermezler. Eğer eve gelen sevgili o gece kızların evinde de kalırsa işte o zaman kıyamet kopabilir. Çünkü diğer kızların sevgilileri bu durumu hiç hoş karşılamazlar ve bir kıskançlık krizinin çıkması işten bile değildir. Dikkatli olmak gerekir, benim kızlara tavsiyem erkek arkadaşlarınızı birbirleriyle tanıştırmanızdır. Birbirlerini tanımaları, kıskançlık seviyelerinin düşmesine vesile olabilir. Eve gelen sevgili durumu sonrasında belli başlı sıkıntılar yaratabilir, ateşle barut misali.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder