13 Ocak 2014 Pazartesi

AK Parti'nin Yerine CHP mi Hazırlanıyor?


    Son günlerde yaşanan gelişmeler, ortaya çıkan AK Parti-cemaat çatışması ve bunun sonucunda tarafların açıklamasıyla oluşan gergin ortam herkesin malumu. Fakat bana göre asıl dikkat edilmesi gereken konuyu, bu tartışmaların yoğunluğunda kaybediyoruz. CHP'nin bugüne kadar görülmemiş bir stratejiyle yaklaşan yerel seçimlere hazırlanması.

   CHP'nin stratejisi nedir, nasıl ve nereden hazırlanmıştır sorularına geçmeden önce dikkat çekmek istediğim bir husus var. AK Parti'nin iktidara geliş sürecini hepimiz az çok hatırlıyoruz. Kriz sonrası, o dönem ki siyasi partilerin işlevini kaybetmesi sonucunda halkın belediye başkanlığı döneminde takdirle karşıladığı, belediye başkanı olarak yaptığı hizmetleri bugün bile anlatılan sayın başbakanın önderliğinde kurulmuştu AK Parti. Yerel seçimlerde ki başarısı da ona ve partisine genel seçimlerde çok büyük bir başarı kazandırmıştı. Bugüne kadar da AK Parti'nin bu kadar güçlü bir şekilde ayakta durmasının en önemli sebeplerinden biri olarak yerelde ki başarısını gösterebiliriz.

   Şimdi gelelim CHP'nin stratejisine. Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığa nasıl geldiği herkesin malumu. Bir kaset skandalı sonrası oturduğu genel başkanlık koltuğunda yaptığı ilk icraat DERİN CHP'ye savaş açmak oldu. Partinin o güçlü ve derin örgütlenmesini çökerttikten sonra adım adım partiyi sağa yaklaştırdı ki zaten o yapıyı çökertmeden partinin sağa yaklaşması mümkün değildi. İlk olarak genel seçimlerde sağ cenahtan gösterdiği adaylar parti içinde çok fazla anlaşılamasa da bu yeniliğe ses çıkartılmadı. Bunun gerçek bir strateji olduğunun farkına varmamız ise yerel seçimler için belirlenen adaylar sonrasında oldu. İstanbul ve Ankara adayları gerçekten üzerinde düşünülüp, tartışılması gereken isimler.

   Önce Ankara kesinleşen isim üzerinde duralım, Mansur Yavaş. Mansur Bey, sağ seçmen arasında sevilen hatta gelecekte MHP Genel Başkanı olarak düşünülen bir isimdi. CHP'yle adının aynı cümle içerisinde bile anılması abesle iştigaldi. Fakat ana muhalefet bütün tabularını yıktı, genel başkan teklifi bizzat kendisi iletti ve Mansur Yavaş çekincelerine rağmen CHP Ankara adayı oldu. CHP iktidar olabilmesi için sağdan oy alması gerektiğinin yeni mi farkına varmıştı, yoksa bu strateji okyanus ötesinde mi kurulmuştu bilemiyoruz.

   Ondan önce ise Mustafa Sarıgül'ün İstanbul adaylığı kesinleşti, malumun ilanı oldu. CHP'nin İstanbul adayı için eski MHP'li ve ya merkez sağdan bir isim aramasına gerek kalmadı. Çünkü elinin altında tam da aradığı gibi bir aday vardı. Sarıgül her ne kadar kendini sosyal demokrat olarak tanıtsa da sağ kesime de hitap eden bir isimdi. Fakat aynı Sarıgül'ün geçmişte oturmak için savaştığı ve geri döndüğünde de eninde sonunda oturmak isteyeceği koltuğun genel başkanlık olduğunu Kılıçdaroğlu bilmiyor mu? Peki bile bile niye lades o zaman sorusunun cevabını yine kendisi verdi ''Gerekirse koltuğu Mustafa Sarıgül'e devreder giderim.'' Zaten Sarıgül'ün de kurduğu Türkiye Değişim Hareketi'ni anketlerde % 10'a yakın oy potansiyeli görüldüğü halde, Kılıçdaroğlu CHP'nin başına geçtiği için partileştirmediğini anlamakta güçlük çekmiştik. Sorular bir bir cevabını buluyor.


   Peki bu kadar ince hesaplar; CHP'nin hem sağa, hem cemaate yakınlaşması, yolsuzluk operasyonları ve CHP'nin iktidara gelebilmek için yerel seçimlerin önemini kavrayarak sağa yakın adaylarla yola çıkması sadece CHP'nin oluşturabileceği bir strateji mi? Cevap sizin...